Yeraltından Notlar

Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Bu kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde, anlatıcı kendi dünyasını, düşüncelerini ve insanlarla olan çatışmasını anlatıyor.

Ben hasta bir adamım. Kötü bir adamım.

diyerek başlıyor ve aslından sürekli kendi içinde çelişen bir karakter olduğunu gösteriyor. En çok dikkatimi çeken şey, insanın her zaman mantıklı yada çıkarcı davranmadığını, bazen sadece iradesini kanıtlamak için kendisine zarar verebileceğini söylemesi oldu.

İnsan sadece kendi çıkarını düşünseydi, bazen kendisine zarar veren şeyleri bile isterdi.

Bu söz özgür iradenin aslında ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.

İkinci ölümde anlatıcının geçmişinden bazı olaylar anlatılıyor. Eski okul arkadaşlarıyla buluşuyorlar ama onlardan nefret ediyor, onlardan intikam almak istiyor ama bir yandan da onlarla olmak istiyor.

Kendini küçük düşürülmüş gibi hissediyor. Sonra bir genelevde Liza adından bir kadınla tanışıyor.

O’na uzun uzun hayat dersi veriyor ama aslında kendiside kaybılmuş biri. En sonunda, Liza’nın kendisini aciz biri olarak gördüğünü fark edince büyük bir yıkım yaşıyor. ve sonunda “Beni yalnız bırakın!” diyerek her şeyden kaçıyır.

Bu kitap bana insanın iç dünyasının ne kadar karmaşık olduğunu gösterdi. Kendi içinde çelişen, bazen istemediği halde başkalarına zarar veren bir karakter çiziyor.

Kierkegaard’ın varoluşçu düşünceleriyle benzerlik kurdum. Özellikle “insanın özgürlüğü kaygıya neden olur” fikri bu kitapta çok belirgin. Yeraltı adamı özgür ama bu özgürlüğüyle ne yapacağını bilmiyor.

“Hiçbirşey yapmamakta bazen en büyük eylemdir”, derken tam da bunu anlatıyor bence. Kierkegaard’ın bahsettiği gibi, insanlar bazen kendi varoluşları karşısında çaresiz hissediyor.

Genel olarak kitap bana insanın kendisiyle savaşını anlattı. “Mutluluk akılda mı yoksa özgür iradede mi?” sorusunu sorduruyor ama net bir cevap vermiyor.

Yorumlar

Bir yanıt yazın